Friday, August 27, 2010

Happy Birthday Ceren




These are my last minute very berry cupcakes with a little snow. Hopefully the berries will stick around until the party.. Or else they're rotten berry cupcakes gift for Ceren's birthday:)


Monday, August 23, 2010

All Hell Breaks Loose in Istinye Park


Butun ictenlikleriyle ‘ya bu olaylar bizde olunca neden bu kadar cok insan oluyor?’ diyenlere:

Bugun Istinye Park’ta ogle yemegi- d&r’da dergi okuma- vitrin gezme ritueli yaparken, birden bir anons yapildi: “ Acil durum. Bu bir tatbikat degildir. Binayi acilen bosaltiniz. Bu bir acil durum anonsudur.’…

Genelde bu gibi durumlarda sansli oldugum iyi bir nokta, cok sogukkanli olmamdir. Genelde o panik durumunu, gozunun onunden surulerce senaryo gecmesini, terler bosalmasi ve kalp krizine dogru giden carpintiyi hersey bittikten ve alarm durumu ortadan kalktiktan sonar yasarim. Iste bu sakin acil durum animda, cok guzel gozlemler yapma firsatim oldu.

Anons yapildi, ve insanlar duyduklarini algilayip harekete gecmeye baslamadan panigin kokusunu alan bebekler, sanki birisi kollarini kiriyormus gibi, avazlari ciktigi kadar bagirmaya, aglamaya basladilar. Panik!

Iste –kaslarini kaldirip goz kapaklarini hafifce dusurerek, agizlarinda ince uzun bir siritmayla ‘ bizim zekamiz PRATIK zeka’ diye kendini avutan- yurdum insaninin yaptigi cok guzel hareketler:

- Anons yapildiktan sonra kosusturmaya baslayan insanlarin en az yarisi otoparka kostu. Ay araba nerdeydi, kac numaradaydi, unuttum allahiimmmmm diye yakara yakara asagiya indiler. Cunku arabamsiz ben bir hicim, yasamanin ne anlami var ki?! Neyse dedim, devam ettim…

- YURUYEN MERDIVEN: Yuruyen merdiven bizim yerimize yurur, o yuzden de yuruyen merdivende durulur. E heralde panik durumunda da bizim yerimizi kosacaktir, o yuzden yine dursak da olur. ( Bu arada tabi acil cikis kapilari zaten varligi unutulmus olan birsey, o yuzden yuzlerce insan ikinci kattaki giris kapisina kosuyor.) Demek ki herkes icin en yakin cikis merdiven yakinindaymis.

- Yuruyen merdivende bir blokaj. Bebek arabali bir sari kafa abla. Insanlar arkadan ilerle diyor, kadin bebegi kucaginda donmus ‘ E ama bebek arabasi var, naaaapabilirim kii?’ diyor. 2 Secenek vardir diye dusunuyorum. Bebek arabasini birakirsin, muhtemelen canli degildir ve kalbi kirilmaz, bebegini alip bir an once kacarsin. Ikinci secenek, bebek arabasi cok cok cok pahalidir. Aranizda ozel bir bag olusmustur. Senin sosyal statunu belirten bir sembol olmustur. Bebegin de zaten agliyordur. Bebegi biraksin, bebek arabani kucaklar yine kacarsin. Ama zavalli kadincagiz tam arada kalmis tabi. Bu zor karari kim verebilir ki? Bebegim mi arabasi mi?

Neyse, bir sekilde ciktik merdiveni ve guvenlik gorevlileri yanlis alarm diye herkese seslenmeye basladilar. Tabi ki bunun hemen uzerine insanlar etraftaki her bir guvenlik gorevlisiyle kavga etmeye basladi. Yanlis alarm mi olurmus? Nasil bir panik yarattiklarini biliyorlar miymis, buna ne haklari varmis? Insan once bir kontrol etmez miymis?

Zavalli guvenlikler, koselere sikistirilmis, sindirdiler ve gozlerini kapatip kabusun bitmesini beklediler. Sorsan, sen Chanel, ben Gucci; haftasonu Paris, bayramda Amerika; ellerinde paketler kultur ve cuzdan zenginini oynayan bu insanlarin taktigini anladim, alisveris torbalarini tasirken herhangi bir ekstra agirlik tasimamak icin beyinlerini evde birakiyorlarmis.

Gercek bir alarm durumunda ‘dur bir kontrol edeyim’ dedigin anda surulerce insanin hayatini kaybedecegini dusunemeyen, kendini hala lise yangin tatbikatinda sanan, egitimin e’sini daha kavrayamamis sevgili insanlarimiz.

E peki ben sogukkanliyim, yapmam gerekenleri biliyorum, kurallar hersey tamam. Dalga gecmemis, butun acil durum kurallarini ogrenmisim. Gercek bir olay olsaydi, bunlar beni kurtaracak miydi? HAYIR. Cunku bu insanciklarin arasinda zaten ben oldum. Hizli davranmak gerektigini, nereye yonelecegimi bildim de kurtuldum mu? YokJ Demek ki ben de artik yuk yapmasin diye beynimi evde birakip cikabilirim.

Bu durumda acil durum olayini hepimiz icin kolaylastirmaya karar verdim. Artik tek bir kural var:

Acil durum sinyalini aldiktan sonra torbalarimiza, esyalarimiza, paralarimiza sarilalim; gozlerimizi kapayip ciglik atalim ve daireler cizerek etrafta kosalim!

Wednesday, August 18, 2010

Alive





After weeks of moving and its after effects, i've spent another couple of weeks for being lazy on work side and getting active in Hillside City; i am-finally- back.

And i would like to celebrate my return with a bread from my new book by Treuille & Ferrigno. It's an oregano, tomato and red onion bread: Pane con Pomodori e Cipolle Rosse. A recipe originated in Tropea in the southern Italian region of Calabria- i have no idea on the whereabouts of this place, let's googleMap it:)


It is not such an easy process, i tell you. First of all, i've once again experienced the importance of finishing a sentence when reading.
See, i've prepared my flour-salt mixture, dug a well in the middle, and poured the yeast-water thing in the well and mixed. But something was definetely wrong, it kind of divided itself into a thousand dry dough pieces. The sentence goes "...pour the yeast water mixture and mix, FOLLOWING THE SPONGE METHOD ON PAGE 54."

The sponge method, you fool:) So, i've started over...

You prepare a mixture then let it stand for an hour while it rises, then add some other ingredients and let stand for another hour. Then, just as it's risen beautifully,
deflate it with your fists -show no mercy- and let it stand for a-not-her hour...

So after a bunch of another-hours, you finally pop it into the oven, and mmmmm the smell that comes out after 30 minutes...


What came out, was not the most photogenic bread, but it's the soul that matters, right?:)